22 Mayıs 2011 Pazar

Stephen King'den Yazarlara Öğütler


İyi bir yazar olmak için ne yapmak gerekiyor? Yaratıcı Yazarlık kurslarına gitmek çözümlerden biri. Özellikle İstanbul’da son zamanlarda popülerleşen bu tür kurslar size yazarlığın temellerini öğretme konusunda yol gösterici olabilir.

Ya da bu işi kendiniz üstlenebilirsiniz ve kendinizi okumaya, araştırmaya verebilirsiniz. Bu yolu seçecekseniz tarihte başarılarını kanıtlamış yazarların sadece eserlerini değil, biyografilerini de okumanızdan hiçbir zarar gelmez. Bazı yazarlar, yazmayı öğrenme sürecini nasıl geçirdiklerini ayrıntısıyla anlatırlar. Bunlar yazarlık konusunda ustalaşmak isteyenler için paha biçilmez bilgilerdir. Yıllar once Cem Yayınları’ndan çıkan John Steinbeck’in editörüyle yaptığı yazışmaları içeren muhteşem bir kitap vardı. Uzun zamandır baskısı yok bu kitabın, ama elinize geçirebilirseniz bu da yine paha biçilmez kaynaklardan biridir.

Şimdi ise sözü Stephen King’e veriyoruz. Yeni yazarlara verdiği yedi öğüt var. Zamanla başka yazarların da söylediklerine kulak vereceğiz.

1.     Hemen konuya girin.
Stephen King vakit kaybetmeyi sevmez. Karakterlerin gerekli-gereksiz upuzun geçmişlerini anlatmaz, kahramanlarına gereksiz şeyler söyletmez, romanın kurgusunda yeri olmayan kişileri romana dahil etmez ama en önemlisi daha ilk sayfalardan size konunun içine sokar. Böylelikle de okurun dikkatini hemen sağlar. 

2.     Önce romanı taslak olarak yazın. Ardından bu taslağı bir süre soğutun.
King’e göre yeni bir roman yazmaya giriştiğinizde, ilk iş olarak romanın taslağını yazmak gerekiyor. Ardından bu taslağı bir çekmeceye koyun ve bir süre bekletin. Taslağın ne kadar uzun süre beklemede kalacağı size kalmış. Kendisi bazen bu taslakları aylarca beklettiğini, sonra kendini hazır hissettiğinde çekmeceden çıkardığını ve üzerlerinden geçip, romana son şeklini verdiğini söyler.

3.     Metni kesip biçin.
Yazmayı tamamladıktan sonra, tekrar dosyanızın üzerinden geçerken, bu kez romanınızı daha fazla uzatmaya değil, tersine kısaltmaya zaman ayırın. Başka bir deyişle, bu kez elinizde kalem değil, silgi olacak. Gereksiz cümleler, tasvirler ve diyaloglar avına çıkacaksınız. Ancak bunu yaparken dikkatli olun. Gereğinden fazla kısaltma yaparsanız, bir süre sonra romana zarar vermeye de başlayabilirsiniz. Bütün tasvirler gereksiz olmayabilir, bütün konuşmalar 'fazla uzun' olmayabilir. O ince dengeyi bulmaya bakın.

4.     Dürüst ve içten olun.
King’in romanlarını okurken, konusu ne olursa olsun, sanki kendisi bütün bunları yaşamış gibi anlatır. Karakterlerine yabancı değildir. Çok derin karakterler yaratmak gibi bir iddiası yoktur belki ama bütün kahramanlarının iyi tarafları kadar kötü tarafları da vardır. Bunlar yokmuş gibi yapmaz. Aynı şekilde bilmediği şeyleri anlatmaz. Bilmiyorsa, araştırıp öğrenir, öyle yazar. 

Elbette fazla dürüst olmak da tehlikeli olabilir. Yazdığınız şey, anılarınız ya da biyografiniz değilse bir romanın ciddiyetine sahip olmalı. Çocukluk anılarınız elbette sizin için değerliler, ama romanın konusuyla bir bağlantısı yoksa, bunların romanın dışında tutmanızda fayda var.

5.     Başkalarının ne düşündüğüyle fazla ilgilenmeyin.
King bir romanını tamamladıktan sonra, insanların ne düşündüğünü öğrenme konusunda duygusal bir ihtiyacı olduğunu söyler. Öncelikle karısına okutur ve karısının okurken gülümsediğini ya da üzüldüğünü görürse bunları dikkatle takip eder. Bununla birlikte yıllardır, birçoğu King’i yarattığı kötü kahramanlarla bir tutan, okur mektupları almıştır. King, satış başarısı ne olursa olsun, edebiyat eleştirmenleri tarafından da her zaman pek sevilmez.

Peki kendisi ne yapar? Bütün bu fikirlere, görüşlere ve eleştirilere gereğinden fazla kulak asmaz ve kim ne derse desin, her sabah kalkıp masasının başına oturur ve üzerinde çalıştığı romana odaklanır. Eleştiriler ve övgüler onu yönlendirmez, tembelleştirmez ya da moralini bozmaz.

6.     Bol bol okuyun.
Okurken sürekli bir şeyler kaparsınız. Sık sık üzerinde çalıştığınız romanda unuttuğunuz bir boyutu size hatırlatır. Güzel bir tasvir okursunuz ve tasvirlere hiç önem vermediğinizi hatırlarsınız. Heyecanlı bir bölüm okursunuz ve kendi romanınızda yeterince heyecan olmadığını fark edersiniz. Diyalogların sıklığı ve bolluğu dikkatini çeker ve kendi romanınızın fazla 'sessiz' olduğunu fark ederseniz. Birçok durumda da yapmamanız gereken şeyleri görürsünüz.

İyi bir yazar olmak için iyi bir okur olmak ne kadar önemli, bunu söylemeye bile gerek olmamalı. Kitaplar sadece yazma yeteneğinizi arttırmaz, aynı zamanda sizi daha duyarlı, daha iyi bir gözlemci yapar ve en önemlisi ufkunuzu genişletir.

Ancak çoğu yeni yazarın başarısız olduğu yer de burasıdır. Bahane genelde aynıdır. Okumaya zamanım yok. Peki bu zamanı nasıl yaratabilirsiniz? Akşamları evinize döndüğünüzde televizyonun karşısına geçiyorsanız, bunun hiç olmazsa süresini azaltabilirsiniz. Televizyonu açmadan önce bir-iki saat kitap okuyabilirsiniz. İşe giderken yolda kitap okuyabilirsiniz, öğle paydoslarında kitabınızı eksik etmeyebilirsiniz. Aslında okumak için hepimizin vakti var. Zamanım yok bahanesinin arkasına sığınmayın, önemli olan bu.

7.     Ve en önemlisi, bol bol yazın.
İyi bir yazar olmak için yapmanız gereken en önemli şey elbette bol bol yazmak. İlk romanınızın yayınlanmaya hazır bir eser olduğu yanılgısına kapılmayın. Roman yazmak bu kadar kolay olsaydı, herkes roman yazardı.

Bu sadece roman yazarlığı için geçerli bir durum da değil. Çoğu sanat ve meslek dalında büyük başarılara imza atmış kişilerin hepsinin ortak yönü, başkalarından daha fazla bu işi yapmış olmaları. Aylarınızı, yıllarınızı bir romanınıza verebilir, sonra güzel ve güneşli bir günde bütün çalışmanızı çöp kutusuna atabilirsiniz.  Bunu yapabilecek cesaret ve kararlılığınız varsa, işte o zaman bir gün iyi bir yazar olabilirsiniz.

2 yorum:

  1. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  2. Gecenin bir vakti bu bilgiye ihtiyaç duyup okudum; ard arda diğer bilgileri de...
    Çekmeceler dolusu dosyalar....yazma sanatı üzerine kitaplar....
    derleyip toplamak için öylesine geç kaldım ki...
    Bu bilgiler için teşekkürler

    YanıtlaSil